‘’Ben gelmesem olmaz mı?’’
‘’Bende bir sorun yok, ben eşim için randevu talep ediyorum.’’
‘’Aslında bizim çok büyük bir meselemiz yok, oturup konuşsak düzelir.’’
‘’İki kişi arasındaki bir problemi üçüncü kişi çözebilir mi ki?
Uzayıp giden bu cümleler aslında ilişkinin sorumluluğunu al(a)mayan birçok kişi tarafından her geçen gün defalarca kez kuruluyor. Bireysel terapilere bakış açısının eskiye oranla ne kadar da iyi yerlere geldiğini hepimiz gözlemlemekteyiz. Ancak seans odasına diğerlerinin dahil olması gereken çift ve aile terapilerinde durum biraz değişiyor. Seans odaları, yaraya en yakından şahit olduğumuz odalar. Dolayısıyla bu odalara başkaları dahil olduğunda yarayı açabilmek o kadar da kolay olmuyor. Üstelik bu kişiler genelde yarayı oluşturan kişilerin ta kendisi oluyor. Gerçek bir yüzleşme anı tüm hassasiyetiyle birkaç metrekarenin içerisinde gerçekleşiyor. Bu noktada birçok çiftin kendini bu denli hassas bir ortama hazır hissetmiyor olması elbette çok doğal ve anlaşılır. Bu yüzden çift terapisinin ne olduğundan önce ne olmadığını vurgulamak istiyorum.
Çift ve Aileler ile çalışan birçok terapist gibi şunu kesinlikle belirtmem gerekir ki, bizler o odanın içerisinde mahkeme kurmuyoruz. Hakim, savcı ya da gardiyan konumunda değiliz. Suçlu ya da haklı aramıyoruz. Kimseye ödül de vermiyoruz, ceza da. Doğru ya da yanlış olmadan sadece duygularınızı, ihtiyaçlarınızı ve önceliklerinizi konuşuyoruz. Bizler sürecin uzmanıyız, sizler ilişkinizin. İlişkinizi bizden çok daha iyi tanıyorsunuz. Çünkü onu siz inşa ettiniz. Tam da bu yüzden bu odalarda birlikte sorumluluk almanızı istiyoruz. Çünkü bu birliktelik haliniz ilişkinizin en önemli ihtiyaçlarından biri. Evet bir problem yaşanmış olabilir, biz kimin haklı ya da haksız olduğundan ziyade ilişkinizin bu problemden ne kadar etkilendiği ile ilgileniyoruz. Yüzdelik dilimleri farklı olabilir ancak iki tarafın da bu problemin yaşanmasına katkı sağladığının farkındayız. Bu yüzden çiftleri aynı odaya davet ederek herkesin elini taşın altına koymasını ve bu ilişkinin devamı için sorumluluk almasını talep ediyoruz.
‘’Bende bir problem yok’’ demek yerine ‘’Var olan problem için ben ne yapabilirim?’’ demek ile başlıyor her şey!
İlişkiler, pazar yeri değil bağ kurma yeridir. Yapılanların çetelesini tutmak, borçlu olmak, aldığın kadarını vermek ticaret ilişkilerinizde işe yarar. Duygusal ilişkilerinizde değil. Dolayısıyla bir kişiye yoğunlaşmak ilişki çerçevesini görmemize yetmez. Her bir kişi ilişkide birbirini etkiler. Sadece gözümüzün önüne odaklanmak görüşümüzü bulanıklaştırır. Büyük resmi kavrayamayız. Gerçek sorun daha geniş ve daha derindir.
İşte Duygu Odaklı Çift Terapisinde; görünmeyen, altta yatan duyguları yükseltmek ana hedeflerimizden biridir. Olayları değil olayın kişilerde bıraktığı duyguları konuşuyoruz. Duyguyu iyileştirici değişim mekanizması olarak kullanıyor, geçmişte olanların şu andaki etkisini değiştirmeye çalışıyoruz: ‘’Şu anda bunu anlatırken ne hissediyorsunuz?
Bedeninizin en çok neresinde bu his? Biz onu duyabiliyor olsaydık bize ne söylerdi?’’
Duygularla konuşmak elbette zor ama şimdiye kadar yaptığınız şeyler ilişkiniz için işe yaramadı öyle değil mi? Artık duygularla konuşalım mı?
Duygu Odaklı Çift Terapisi, yetişkin bağlanmasını ilişkideki problemleri anlamak ve azaltmak için temel olarak kullanan tek çift müdahale modelidir. Depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi eşlik eden hastalıklarla başa çıkan farklı tarzdaki danışan ve çiftler üzerinde duygu odaklı çift terapisinin etkinliği incelenmiştir ve sonuçlar sürekli olarak olumludur.
2000 yılından önce yapılmış dört en titiz araştırmanın meta analizi (Johnson et al, 1999), bugüne kadar gerçekleşmiş tüm diğer çift müdahalelerinden daha geniş etki büyüklüğü (1.3) göstermiştir. Çalışmalar sürekli olarak olumlu sonuçları göstermiş ve bazı çalışmalar önemli gelişmelerin terapiden sonra da devam ettiğini göstermiştir.
APA tarafından belirlenen “altın standart” açısından Duygu Odaklı Çift Terapisi, belirlenen en yüksek seviyeyi teşkil eder. Son 30 yılda, Duygu Odaklı Çift Terapisi araştırma programı ideal psikoterapi araştırması modellerinde belirlenen tüm faktörleri sistematik olarak içermektedir.
İlişkilerin ana faktörlerine değinen sonuç ve süreç araştırmaları da olumlu sonuçlarla tamamlanmıştır. Duygu Odaklı Terapi (Emotionally Focused Therapy/ EFT ) araştırmaları genelde en önde gelen akademik dergilerde yayınlanır.
İlişkinizi sağlıklı ve güvenli bir zemine oturtmak, bağlanma perspektifine dayanan bir ekolü deneyimleyerek ilişkinizin ustası olmak isterseniz kapılarımız size her zaman açık olacaktır.
Sağlıklı ve güvenli ilişkilerde görüşmek üzere
Uzman Psikolog Arzu HAMURCU
Duygu Odaklı Birey, Çift ve Aile Terapisti